Yanıt
ÖN SÖZ: Hiçbir boksör çıktığı maçı yere düştüğü için kaybetmez.
Hakem 10’a kadar saydığında ayağa kalkamadığı vakit terk eder oyunu!..
Özgürlük, gerçekleştirmek istediğinde her şeyi yapabileceğin bir güçte olmak değil, asıl hürriyet, yapmak istemediğin bir şeyi yapmayacak güçte olmaktır aslında!
Ve bunları bilenler için her son yeni bir başlangıçtır!..
İnsanlar hiç bir şeyi kazanarak öğrenmez, kaybede kaybede akıllanır her zaman…
“Elalem” denilen kitle ömür boyu insanın sırtında bir kamburdur, fark edildiği an derhal fırlatılıp atılması gereken!
Sen bir şeye inanıp, doğru olduğunu düşünüyorsan eğer, sonuçlarına da katlanacaksan, bazı insanlar senin “yapamayacağını” sandıkları için kolunu kanadını kırmaya çalışırlar her zaman, kendi kolları kanatları zaten kırıktır onların aslında, senin de öyle olmanı, öyle kalmanı isterler; eğer ben doğrunun benim düşündüğüm gibi varlığına inanırsam, her şeyimi ama şu kadarcık tereddüt etmeden vermeye hazırım daima!..
“Hayat yolu” sürekli insanın canını yakar!..
Tümünü göze alacaksın.
Çöle “eskimoyla”, kutuplara “bedeviyle” gidilmez!..
Bir yere gelmek değil, orada kalmaktır önemli olan!
İnsan yapmadığı değil, hiç denemediği, söyleyemediği şeylerden pişman olur!
Ulen “Sedat Sansar”, senin ne bok olduğunu bütün dünya biliyor, birlikte çalıştıkların bile for you “illet” diyorlar!
Ulen “narsist” pelesenk, evlatların bile senden razı değil, haklı olarak!
Babanın yanına gömüleceksin ileride, mezarını sulayan da olmayacak bu gidişle farkında mısın?..
Her yana çocukken burnundan akan “yeşil sümük” gibi mikrobunu bulaştırıyorsun yaşadığın bu alemde!
Ben mi susacağım?
Beni mi korkutacaksın kemik yalayıcın çipi kullanarak?
O şişman ancak senin başka bir şeyini yalar!
Pupimi alır, böbrek yatağına dek sokarım senin!
Cumbuliyet Caddesi’nde kestane satacaksın ileride seyyar arabanla, sezon geçtiği vakit de pamuk helva…
Ve ben seni zabıtalara kovalattıracağım!
Arabanı geri almak için yine bana yalvaracaksın o zaman!
Her nasıl ki FETÖ’ye yıllarca yığınla dana parası verdin geçmişte “kurban etsinler” diye, bağışlar yaptın, yurt dışına çıkıp gezilerine katıldın, sümüklerini Fethullah’ın eline bulaştırdın yalayıp öperken…
Allah’ın bacaksız, menfaatçi sümsük sansarı!
Eğer şu kadarcık adamsan, yüzüme söyle her şeyi, yoksa ilk gördüğüm yerde seni tokatlayacağım, haberin olsun, söylüyorum erkenden!!!
Mucuk ağızlı pelesenk!
Benim susacağımı mı sandın gerçekten?
Neyse…
Bir “başsavcı” hikayesiyle devam edeceğim sohbete…
