Yazarlar

Erdal Eren

post-img
‘’Delikanlım: İyi bak yıldızlara onları belki bir daha göremezsin. Belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin. Delikanlım: Senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir. Yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir. Delikanlım: Sen ki ya bir köşe başında kan sızarak kaşından gebereceksin, ya da bir darağacında can vereceksin. İyi bak yıldızlara onları göremezsin belki bir daha..’’   Bu ülke , işlediği günahlarının bedelini hep gençlere ödetti… Daha eşitlikçi, daha özgür ve daha adaletli  bir yurt özlemiyle ‘’yol’’  a çıkan  ve belki de asırların biriktirdiği bir yığın sorunu sırtlanmak gibi bir sorumluluk yüklenen o gencecik insanlar ya mapuslarda ve sürgünlerde çürütüldü , veya hain pusularda katledildi ya a darağaçlarında idam edildi. İşte Erdal Eren de bu gençlerden biriydi.. Aslında  17 yaşındaki bir ‘’yeniyetme‘’ ye ,  genç’’ demek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Hem yaşının küçüklüğü hem de karıştığı söylenen olayın ‘’karanlık’’ birçok yönünün bulunmasına karşın apar topar idam kararının uygulanmasıyla ,   12 Eylül askeri cuntasının ,   vahşetinin de ‘’simge isimi’’ oldu… Erdal Eren’i ölüme götüren olaylar silsilesi ODTÜ öğrencisi Sinan Suner’in  30 Ocak 1980’ de öldürülmesi ile başladı … Duvarlara yazılama yaparken ,  dönemin sağcı paramiliter güçlerince hem de öncesinde içkence edilerek katledilmişti Sinan Suner. Olayın duyulması ile 2 Şubat 1980 ‘ de ,Sinan Suner’in öldürüldüğü yerde , bu katliamı protesto etmek için bir protesto gösterisi düzenlendi… Buna müdahale eden askerlerle protestocular arasında bir çatışma vukuu buldu… Bu esnada er Zekeriya  ÖNGE hayatını kaybetti. Aralarında Erdal Eren’nin de bulunduğu 24 kişi gözaltına alındı .  Ülke ve dünya tarihinde eşine rastlanmadık bir yargılama  sürati ile 19 Mart 1980 ‘ de Erdal Eren idama mahkum  edildi . Üst mahkemenin  ‘’ delil noksanlığı ‘’ sebebiyle bu kararı bozmasına karşın  , Yargıtay Daireler kurulu  ve dönemin askeri cuntasının Güvenlik Konseyi ‘nin  kararı ile mahkumiyet kesinleşti… Olayın geçtiği Hoşdere  caddesinde oturan Ruhat Canveren ve kuaförlük yapan Haydar Arzuman ‘nın yapılan ateşin iddianamede geçtiği gibi arkasından değil , karşısından yapıldığı ifşaatına  , merminin tabaca değil tüfek mermisi olduğunun kanıtlanmasına (göstericileri hiçbirinin elinde tüfek yoktu )  ve Erdal Eren ‘nin biyolojik yaşının 17 olmasının ispatına rağmen hüküm infaz edildi ve  Erdal Eren ,13 ARALIK 1980 ‘ de asılarak idam edildi. Çünkü ‘’ilahlara ‘’ ivedilikle ‘’kurban ‘’ gerekiyordu… Yazıma adeta bir şehir efsanesi gibi dilden dile dolaşan bir olayı internetten iktibas ederek sonlandırıyor ve  bu yiğit devrimci ‘’çocuk ‘’ u sevgi ve saygıyla anıyorum…   ‘’ Erdal Eren'in idam edilişinin bilmem kaçıncı yıl dönümünde, bir öğrenci yurdunun danışmasına başvuran bir öğrenci, "erdal eren ölmez" adlı arkadaşını* aşağıya çağırmak için görevliye anons yaptırmak ister. bundan bir dakika sonra yurdun koridorları çınlamaktadır: "Erdal Eren ölmez! Erdal Eren ölmez!"   Kalın sağlıcakla….  

Diğer Haberler