Yazarlar

Şairlere göre Bursa’ya

post-img
Gerçi dersiniz: “Yoktur dünyada eşi İstanbul’umuz” İstanbul’unuz sizin olsun, Bursa bizim makbulümüz” Abdullah Nazik Geçen yıl yapılan deneme yarışmasından sonra bu yıl Bursa’ya ilişkin şiir yarışması düzenlendi. 362 şiirin katıldığı yarışmada ödül alan şiirlerle, yayınlanmaya değer olan bir kitapta yayınlandı. Sevgili dostumuz Nevzat Çalıkuşu ve Nahit Kayabaşı’nın “Bursa Şiirleri” kitapları artık yalnız değil... Bugün, her ne kadar eskisi kadar şairleri duygulandıran bir Bursa yoksa da, şairlerin Bursa’ya dair duygularını şiire dönüşmesini teşvik eden bu yarışmayı düzenleyen Osman- gazi Belediye Başkanı Hilmi Şensoy başta olmak üzere Banu Demirağ ve Mustafa Durak hocayı kutluyorum. “Ne kıvrımında uyuyan bir yılan gibi kabardı tenim ne bakışlarıma kartallar kondu ... Fırtına taşıdılar odalarına, gecenin değirmeninden”(Nuri Demirci) Yarışmada sevgili dostumuz Nuri Demirci birinci, Hilmi Haşal ikinci, “yıkılmaz Bursa sarhoşu” diyen İzmir’den Ahmet Günbaş da üçüncülük ödülünü aldı. Kitapta Bursa’nın özelliklerini anlatan çok güzel şiirler var. Bu şiirler içinde, ülkemizin çok önemli şairlerin de şiirleri bulunuyor. Her ne kadar dostumuz Nahit (Kayabaşı), 40 yaşını aşmış şairlerin böyle bir yarışmaya katılmasını bir hakaret olarak görse de, ortaya çıkan eser Bursa için önemli bir kazanç. “Gökte takla atarken güvercinler Yeşiller sararır, narlar çatlar Bursa hasada döner gül yüzünü Zeytinler sularda bırakır izini” (Mustafa Emre) “Kestane rengi sızmak vardı Retinadaki ipeğin koynunda” (Fatih Yılmaz) “Kaldırımlarda kıvrılıp bir uyusam Mahşer sabahında Bursa’da uyansam” (Ramazan Seydaoğlu) Gökte teleferik, yaslanır dağa Mavi, yeşil, beyaz kucak kucağa” (Nedim Uçar) “Kozasını örüp durur kelebekler Çekirge’de kafesler ardında gizli, yosma evler” (Mustafa Çalık) Osmanlı döneminde Bursa’da 335 divan şairi yetişmişti. İstanbul’dan sonra en çok Bursa’dan şair çıkmıştı. Zaten o günlerin Bursa’sı insanı şair olmaya zorlardı. Artık eskisi Bursa’da şair yetişmiyor. Bir ara Yeni Nilüfer ile başlayan dönemde parlayan Selami Üney, Nevzat Çalıkuşu, Ali Bilgiç ve Yaşar Faruk İnal’dan sonra Biçem dergisi topladı Bursalı şairleri. Hilmi Haşal, İhsan Üren, Nuri Demirci, Serdar Ünver ve Nahit Kayabaşı başta olmak üzere çok sayıda şair için bir şiir ortamıydı Biçem ve Yenibiçem. Adı pek bilinmeyen daha nice Bursalı şairlerimiz yetişiyor. Bunların tümünü bu yazımda anamayacağım üzgünüm. Sadece beni en çok etkileyen genç şair Bahri Çokkardeş’in gizemli dizelerinden seçtiğim bazı bölümleri yayınlamak istiyorum: “Çöl uykusundaydı zaman Ve kimsesi yoktu darağaçlarının Ay ışığında sallanan” “Ey aşkın Kısacık gülüşü Sonsuzdan daha uzak Daha yakın ölümden” “Giyin ışığını gölgenin Dinlensin günün ateşi” “Derin bir soluk al geceden Ay ışığında sevdalarla Örtün ışıltısını yıldızların ... Uzun yaza az kaldı” Bence günümüz yerel yöneticileri hanlar, binalar yapmak için uğraşmamalı. Yollar, kanalizasyon da önemli ama kentlerde yerel yöneticilerin en büyük yatırım insana olmalı. Yollar ve binalar da insan için değil mi? Yaptığınız çeşmenin kurnaları sürekli çalınıyorsa, binalarınız tahrip oluyorsa bu insanları değil, onlara kentlilik bilinci veremeyen yerel yöneticileri suçlamamalı. Belediyeler sadece bina ve yol değil, kültür de üretmeli. Hele hele Bursa gibi sürekli göç alan bir kent ise bu... Ülkenin, hatta dünyanın dört bir yanından Bursa’ya gelen insanlar eğer ortak bir değerde birleştireme- diyse, o yerel yönetimi başarılı sayılmamalı. Yerel yöneticiler, yönetimi altındaki insanlara ortak bir hemşerilik duygusu kazandırarak yaşadığı kenti halkına sevdirmelidir. “Ey ateş, kuşu rüzgâr Tut ellerinden yalnızlığın Yansın yüreğinde Gecenin gölgesi ..... Gırtlağı kesilir karanlığın” (Bahri Çokkardeş) Yakından biliyorum, ot bitmez, kervan geçmez bir köyden 30 yıl önce gelen bir dostum, hâlâ memleket sılasıyla tutuşuyor. Güzel Bursa’mızda yaşadığı halde o kıraç köyünü Bursa’ya tercih ediyor... Bursa ona o kadar güzel, sahiplenecek gibi bir yer gelmiyor. Bursa’da yaşayan Anadolu göçmenleri hiç köylülerinden ayrılmıyor, aynı kahvehanelere gidiyor, ayrı derneklerde örgütleniyor. Göçtüğü ilin takımıyla yapılan bir maçta, Bursa’ya karşı bağırıp küfür ediyor... “Cihan ara, cihan içredir arayı bilmezler Şu mahiler ki, derya içindedir, deryayı bilmezler” (Bursalı Bahri Dede) Ben de bir göçmen ailenin çocuğum. Bursa’da yaşamaya karar veren bir ailenin çocuğu olarak, atalarımın doğduğu toprakları hoş anılarıyla, ama bir Bursalı olarak yaşıyorum. Göçtüğü memleketinden birkaç nesil geçtiği halde, yine de Bursalıyım diyemeyen Bursa’da binlerce göçmen yaşıyorsa, bunun en önemli sorumlusu, onlara hemşerilik bilincini kazandırmayan yerel yöneticilerdir. “Girmez ele bin yılda bir insanın iyisi Bulur, getirir yerine devran demesinler Adam ol ki, iyilik ile adını andır Devlette olan herkese insan demesinler”(Bursalı Gazali) Bursa şiirleri veya deneme yarışmaları Bursa’da ortak bir hemşerilik kültürünün oluşmasında etkili olduğunu düşünüyorum. Sayın Hilmi Şensoy, sadece bu yarışmalar değil, Bursa’nın bir asırdır rüyası olan çok büyük kültür projelerini hayata geçirmek için çaba gösteriyor. Kültüre yatırım yapıyor... Gelecekte Bursa’nın simgesi olacak olan Irgandı Köp- rüsü restore edilmeye başlandı bile. Bursalıların farkedemediği Bursa Kalesi gün ışığına çıkarıldı, onarım için hazırlanıyor. O güzelim Karabahşi Tekkesi restore edilecek. Balibey Hanı da Büyükşehir ile birlikte yakın bir zamanda restore edilecek. “Geçerken cam mı sandın, gelip noş etti o afet Gelince böyle gelse adamın ayağına devlet” (Bursalı Haşimi) Osmangazi Belediyesi, deneme ve şiir yarışmasından sonra, gelecek yıl mektup yarışması düzenleyecek. Bursa’nın diğer belediyeleri de, özellikle sanat ve kültür faaliyetleri için çaba gösteriyor. Kültüre ve insana yatırım yapan yerel yöneticiler, kısa sürede meyvelerini alamayacak olsa bile tarih onları yazacaktır. Çünkü günümüz belediyecilik anlayışına göre büyük binalar yaparak tarihe geçilmez, Bursa’yı yıkarak tarihe geçersiniz. Sayın Hilmi Şensoy, başladığı bu kültür projelerini bitireceğini umuyorum. Sayın Şensoy’un, herkese karşı gösterdiği alçakgönüllü ve mütevazi tavrının da tüm yöneticilerine örnek olması dileyerek, kibirli yöneticilerimizi Bursalı Sait Efendi’nin bir dizesi ile selamlıyorum: “Niye bu rütbe tefahur, niye bu kibir ve gurur Bir gün elbet gideceksin bu güzergâhtan kubur(ölü)”

Diğer Haberler