Yazarlar

Mühendisliğin/bilimin neresinde siniz?

post-img
Mühendislik nedir, 1900'lerin ortalarında demiryolları inşaat Mühendisi, Mellen Wellington, mühendisliği tarif ederken " beceriksiz birinin 2$’a yaptığı kötü bir işi, 1$’a mükemmel yapma sanatıdır" demiş. Arapça kökenli mühendis kelimesinin de, geometri (hendese) ile meşgul, hesap bilen kişi anlamına geldiğini unutmadan, günümüz olaylarına bir de bu açıdan bakalım. Aslında mühendislik, matematiğin ta kendisidir. Yaşamımızdaki tüm kolaylaştırıcılara baktığımızda hepsi "iyi bir mühendislik" çözümüdür. Mühendis elinde teknik veri olmadan konuşmaz/konuşmamalıdır. Hani hastalığınızda, hastaneye gittiğinizde, tabip size, tahlil sonuçlarınızın "matematik veriye" dönüşmeden tanı koyamadığı gibi! Artık günümüzde bu kurallar yok sayılarak, mühendislik popülist/politik yatırım aracı kullanılma ekseninde, tüm etik değerler hiçe sayılarak, hoyratça kullanılıyor. Mühendis kimliğine sığınarak, yapılan eksik bilimsel veriler ile (hatta hurafelerle) açıklamalar, değerlendirmeler, kamuoyunu bilgilendirme "orta oyununa" dönüşmüş durumda... Çevre, en magazinsel, en duyarlı olunan, ayrıca da iyi bir politik (siyasi değil) yatırım aracı olduğundan “bilim” bilinen nedenlerden(!) umarsızca, hoyratça harcanıyor, kullanılıyor. Bu, girişin tamamı, Son günlerde bir gurup tarafından kayıkçı kavgasına dönüştürülmeye çalışılan; DOSAB, termik santrali içindi. Bana göre bu konuda incelenmesi, tartışılması gereken teknik, sürdürülebilir veriler olmalıdır. Ülkemiz gerçeğinde ne yazık ki, en iyi çözüm olan yenilenebilir enerji kaynaklarına akşamdan sabaha geçmemiz olanaksız. Geriye su ve fosil yakıt kaynakları kalıyor. İktidarın enerji politikasında, ülkemizin her köşesindeki cennet vadilerdeki dereleri, çayları bir elektrik üretim alanı görüp suları borulara toplayarak, hepsini HES’lere çevirme anlayışı,” yeni bir çevre katliamına” dönüştürdüğü gerçeği, günlük sırandan olaylar haline geldi.   Doğalgaz, oluşum itibari ile fosil bir yakıttır. Hani anlatıldığı gibi sudan çıkmış ak kaşık değildir. Yanma sonucu, kömürdeki kükürt dioksit benzeri sonuçlara yol açacak, azot oksitler atmosfere dağılmaktadır. Kömür, klasik yöntemler ile ya da 25-30 yıl önceki teknikler ile yakıldığında başlı başına bir çevre düşmanıdır. Mazot, benzin, gazyağı, biyogazlar her ne sayarsak sayalım tamamının, çevreye çeşit çeşit Zaraları olduğu bilimsel gerçektir… O zaman ne olacak, hiç birini kullanmayalım… Bu da olmayacağına göre, bilimin, mühendisliğin devreye girmesi, sorunlara, yeni teknolojik çözümler üretmesi gerekmektedir. Bunlarda olmaktadır, kolay anlaşılabilir örnek ile bunu açıklamak gerekirse; Hani seksenlerde üretilen, hangi model olur ise olsun, sıradan egzozlu bir aracı ve de 2000’li yıllarda üretilmiş katalitik konvektörlü (egzozlu) bir aracı ele alalım. Her iki araca da, aynı benzin pompasından, yakıt dolduralım. Araçları emisyon değer ölçümüne götürelim. Göreceğiz ki eski model araç, yasal emisyon değerlerini sağlayamadığından, trafiğe çıkış izni alamayacaktır. Demek ki burada bilimsel olarak görülen gerçek, birincil olan yakıtın kimyasal(yapısal) değerleri ikincil olan ise çıkan atıkların teknolojik olarak bertaraf edilmesi gerekliliğidir. Bu iki unsur yapısal değer ve bertaraf teknolojisi konun ayrılamaz “olmazsa olmazlarıdır”.   Gelelim DOSAB konusuna, *Birincil öncelik kömürün yapısal değerleri, kömür cıva vb ağır metal içeriyor mu? Yetkilerin ÇED değerlendirme raporundaki verilere göre kullanılacak kömür ağır metal içermiyor ve bu taahhüt edilmiş… *İkincil öncelik baca gazı emisyonları, katı partikül 10 mg/m3. Bunun ülkemizdeki yasal sınırı 30mg/m3, Avrupa birliğinde 20 mg/m3. Bu değer ise mükemmele yakın taahhüt edilmiş… *üçüncül olarak, ülkemizde ve AB’de kükürt dioksit 200 mg/m3 yasal değer olarak kabul edilmiş, DOSAB bunu 150 mg/m3 taahhüt etmiş mi?... *dördüncü olarak DOSAB azot dioksiti 50 mg/m3 taahhüt ediyor. Yasamız ve AB sınırları 200 mg/m3 bu doğrumu?... *Beşinci olarak karbon monoksit Ülkemizde ve AB’de 200mg/m3 sınırla tanımlanmış. DOSAB’ın taahhüdü 50 mg/m3 Doğru mu?... *kömürün taşınması kapalı kamyonlar ile yapılması; baca ve yatak külünün “silobas” tabir edilen özel araçlar ile (toz/dökme çimento taşıyan) yapılması taahhüt edilmiş mi?... *ÇED değerlendirme raporunda; çevre otobana büyük taşıt sayısına göre getireceği yük % 0.1 ve DOSAB içindeki gideceği 5-6 yüz metrelik yolda küçük araç hariç getireceği trafik yükü %5 olarak tanımlanmış mı?... *kömür tozu ve küllerin ortama karışmaması için alındığı söylenen ve de %100 garanti edilen değerler için yapılan yapılar ve de teknik donanım yeterli mi?... *Özellikle emisyon değerleri başta olarak tüm garanti edilen çevre değerlerinin, yasal denetimi yanı sıra uluslararası denetime açılması taahhüdü, hayata geçirilecek mi?... *Taahhüt edilen bu değerler, insan sağlığı ve tarım alanları için söylenildiği/taahhüt edildiği gibi olduğunda zararsız olabilecek mi?...   Akademik Odalara soruyorum; Bu sanayi bölgesinde, günde on saatten fazla bulunan, bir mühendis ve de TMMOB Bursa İKK eski Sekreteri olarak; DOSAB tarafından ortaya konan; bu karşılaştırmalı santral değerlerinin doğruluğu, bilimsel “mühendislik” anlayışı ve matematiksel veriler ile irdelenmesi yapıldı mı? *Santral için imal edilecek yapıların, sözü edilen değerleri karşılayıp karşılamayacağı konusunda, meslek disiplinleri ayrı ayrı değerlendirme yapmakta mıdır?... *Değerlerin sürdürülebilirliği ve de sürülebilirliğin denetiminin yasal boyuta oturtturulması ve de güvencesinin sağlanması; Ayrıca  bunu uzun dönem için yasal, yapıya protokollere bağlanması için çalışma yapılmakta mıdır?...   Meteoroloji Mühendislerine, özel bir sorum ise; Kurulacak santralin, yer, baca yükü, emisyon değerleri belli olduğuna göre; Santral baca yüksekliği hava kalitesinin daha iyi korunması açısından uygun mudur? Değil ise ideal yükseklik nedir?...   Bir de DOSAB’a sorum var, ÇED değerlendirme raporunda taahhüt ettiğiniz; emisyon değerleri, kül ve kömür taşıma şartları, su kullanımı ile ilgili değerler, uygulamada gerçekleştirilemez ise; Tesisin, öngörülen değerler sağlanıncaya kadar çalıştırılmayacağını, noter onaylı, yönetim kurulu kararı ile  BURSA HALKINA taahhüt eder misiniz?   Bir mühendis olarak, sorularıma “mühendislik biliminin, etiğinin” gerektirdiği cevapları arıyorum. Bu sorularımdan herhangi birine, olumsuz cevap varsa bu santralin kurulmasına karşıyım… Ama, Tüm cevaplar evet ise bu santral kurulmalıdır… Hamasi söylemlerden öte; Mühendislik bilimi böyle söyler…

Diğer Haberler