Yazarlar

Biri kayıkçının, diğeri kapıcının oğlu!

post-img
SHP eski Bursa İl başkanlarından tanınmış siyasetçi rahmetli Şemsettin Şen 1980 öncesinde bir süre İstanbul’da politika yapıyor ve CHP’nin İl yönetiminde görev alıyor. İşte tam o sıra Mustafa partiye yeni katılmış, 20 yaşında içine kapanık utangaç bir gençtir. Mustafa’nın önlenemez yükselişinde merhum Şemsettin Şen’in de tuzunun bulunduğunu, Sarıgül’ün kendi hayatını anlattığı “Ne Bir Eksik Ne Bir Fazla” isimli kitabını okuyunca öğreniyorum. Şemsettin Şen bir gün, arkadaşı Şişli’den Bayram Özata’yı arayarak Mersin Belenoluk’ta düzenlenecek CHP gençlik kampı için ona da 1 kişilik kontenjan hakkı tanır. Özata’ysa, Sarıgül’ü önererek genç Mustafa’nın hayatında bir dönüm noktası oluşturur. Daha sonra anılarını kaleme alırken “ O yaz kampı hayatımı değiştirmişti” diye yazacak olan Sarıgül, Belenoluk’a pısırık gitmiş, kendine güvenen, siyasi jargonu kapmış biri olarak dönüyor.   ……………   Gerçi o sıra birbirlerini tanımasalar da Sarıgül’le, Recep Tayyip Erdoğan’ın yolları da bir dönem kesişmiş. İkisi de aynı dönemde İETT’de çalışmışlar. Mustafa Sarıgül tahsilat dairesinde çalışırken, Erdoğan’sa Antıntepe’deki binanın temizliğinden sorumluymuş. Biri kayıkçı çocuğu, diğeri kapıcı. Şu an biri ülkeyi yönetirken diğeriyse yönetmeye talip.   ……………   1987 seçimlerinde seçilme sınırı olan 30 yaşından henüz gün almış olan Mustafa, Genel Başkan Erdal İnönü’nün açıkladığı “önseçim” kararı sonucu aklında fikrinde yokken milletvekilliğine aday oluyor ve seçime kendi bölgesinden giren Hikmet Şahin, Ethem Sancak, Rıza Güven, Mucip Ataklı gibi ağır topları geride bırakarak 1’nci sıraya yerleşip mebus oluyor. Sene 1991… Mesut Yılmaz “erken seçim” kararını açıklıyor ve SHP’de yapılan önseçimden yine birinci sırada çıkıyor Sarıgül ama bu kez partisi kendi bölgesinde sadece 1000 oy farkla baraja takılınca ikinci kez gitme şansı bulamıyor Meclis’e. Bu kez SHP Şişli ilçe Başkanlığı’nı geçiriyor gönlünden. Zamanın “İnönücü” Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi koyu “Baykalcı” Sarıgül’ü arayarak, “sana o koltuğu yedirtmem” diyor ve neticede de dediğini yaparak kongreyle gelmiş ekibi önce görevden alıyor; ardından da “ihraç” edip gönderiyor partiden! Mustafa Sarıgül o gün Baykalcı olduğu gerekçesiyle atılacak, kaderin ne garip tecellisidir ki yıllar sonra bir kez daha ama bu kez Baykal tarafından atılacaktır partisinden.   ………………   Zamanın DSP’li Milletvekili Hüsamettin Özkan’ın ağabeyi, Bayrampaşa Belediye Başkanı Necdet Özkan’ı araya sokarak bu kez DSP’ye geçer. Amacı bu partiden Şişli Belediye Başkan adayı olmaktır. 1994’te DSP adayı olarak seçime girer ama yine sadece binde 9 farkla kaybeder. Gerçi yılmadan yoluna devam eden Sarıgül çok değil 5 sene sonra hedefine ulaşıp, Şişli Belediye Başkanlığı koltuğuna oturacaktır ama işte o az farkla kaybettiği seçim Türkiye’nin kaderini değiştiren seçim olmuştur. Merkez sağ ve solun dağınıklığı sonucunda bir sürpriz yaşanmış ve Türk siyasetine “şaka gibi” giren bir figür İstanbul Belediyesi’nin ardından Başbakanlık koltuğuna oturarak ülkenin kaderine yön vermeye girişmiştir. İnsan hafızası unutma meyilli. Hadi gelin 1994 seçimlerinde kimin ne aldığına bir kez daha bakalım: Refah Partisi Recep Tayyip Erdoğan yüzde 25.19, Anavatan Partisi İlhan Kesici yüzde 22.14, Sosyal Demokrat Halkçı Parti Zülfü Livaneli yüzde 20.30, Doğruyol Partisi Bedrettin Dalan yüzde 15.46, Demokratik Sol Parti Necdet Özkan yüzde 12.38, Cumhuriyet Halk Partisi Ertuğrul Günay yüzde 1.40… Sosyalist partilerin bile yaklaşık yüzde 1 oranında oy toplayabildiği o günün İstanbul’unda işte yukarıdaki bölünmüşlük tablosu sonucu her dört kişiden üçünün istemediği Recep Tayyip Erdoğan başkanlık koltuğuna oturuvermişti. Gerçekten de tarihi okuyamayan liderlerin yaptığı hatalara güzel bir örnektir 1994 seçimleri.   ……………….   Mustafa Sarıgül’ün CHP’den İstanbul adaylığı Perşembe günü açıklanacakmış. Son seçimde Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’da partisinin oyunu yüzde 37’ye kadar yükseltti. AKP’nin adayı Kadir Topbaş’sa yüzde 44.71’le göğüsledi ipi. Bursa’da olduğu gibi İstanbul’da da seçim sonucunu popüler adaylar ve bu adayların AKP’den kapmaya çalışacakları 5-6 puanlar belirleyecek! Eğer Bursa ve İstanbul gibi çok önemli 2 kenti kaybederse AKP, batan gemiden kaçanlar ve geriye dönüş çok hızlı olacak. Çok enteresan bir ülke şu Türkiye. Kimileri bir de fırsat eşitliği ve demokrasi yok der. Baksanıza aslen Rizeli bir kayıkçının oğlundan kurtulmak için Erzincan’dan, İstanbul’a göç ederek bir apartmanda kapıcı durmuş bir başka Anadolu evladının oğlundan medet umuyor bu millet! Böylesi bir insan zenginliği ve inanılmaz başarı öyküleri dünyanın hangi ülkesinde var?

Diğer Haberler