Yazarlar

Deli Ayten kimdir?

post-img
Canım pideli köfte çektiğinde çocukluğumun geçtiği, Ramazan aylarında önünde ezan vaktine dek pide kuyruğu beklediğimiz eski fırınlarıya, avlusundaki koca çınarın altından nice sevdiklerimizi uğurladığımız tarihi camisiyle, bit pazarıyla, demirciler, sobacılar, bıçakçılar çarşılarıyla Kayhan’a giderim her zaman; başka yerde yemem. Alışkanlık işte, hala tahin ya da köpük helvamı ya da mangal kömürümü oradan alırım. Altı üstü bir küçük cadde, birkaç sokak… Ne çok ünü, ünlüsü var! Bu gün artık dünyaya yayılan cantık, Kayhan çıkışlıdır. İskender kebabının ilk yapıldığı yer Kayhan Çarşısı’dır. Şimdi de “pideli köfteyi” meşhur etti Kayhan esnafı. Cadde sağlı sollu bu işi yapan dükkanlarla doldu. Aktarlar, boya satıcıları geri çekildi. Pideli köfte yemek için iki değişmez tercihim vardır. Birisi Kebapçı İdris, diğeri Gemlik Köftecisi. Bu ikisinin yaptıkları uyar damak tadıma. Kebapçı İdris amca rahmetli olduğu için geleneği oğlu İbrahim Alakoç sürdürüyor. Bazen da eşi duruyor kasada ama özellikle kızının yaptığı, insanın ağzında bıraktığı o nefis rayihasıyla hemen eriyiveren haşhaş tatlısını mutlaka denemenizi öneririm; başka yerde bulamazsınız. Yanında kuru üzümden çekilen şırası eşliğinde pideli köftenizi yedikten sonra mideye indirilen o nefis tatlı insana bir kez daha iyi ki yaşıyorum duygusunu hissettiriyor. Ve ardından üzerinde buğusuyla buram buram filiz kokan çayınızı yudumladığınız vakit kayboluveriyor birden bire etrafınızdaki her şey. Onun için birkaç kez seslenmiş, duyamamışım İbrahim Alakoç’u!   ……………..   Her zaman olduğu gibi yokladı: “Ne yapar Necati Şahin?” “Valla İbrahim abi” dedim, “seçim kazanma şansı var. Hem de bu kez hayli yüksek”. “Zor” diye yanıtladı, “karşı taraf çok güçlü”! “Güçlü ama Necati Şahin gibi muhafazakar çevrelerde tanınıp sevilen birinin CHP’den aday olmasının ardından dengeler değişti. Bunu koz olarak kullanan Faruk Çelik, Recep Altepe çekilsin yerine ben aday olayım diyor çevresine. Bülent Arınç şiddetle karşı çıkmış Çelik’in adaylığına. Ortaya bu kez ithal aday olarak Veysel Eroğlu’nun ismi atıldı. İşler hayli karışık senin anlayacağın.” Dudaklarını aşağı doğru parantez şeklinde büküp, kaşlarını da yukarı doğru kaldırarak “acaba” işareti yapan Alakoç lafın devamını beklediğine dair sinyalini verdikten sonra devam ettim: “Cumhuriyet Halk Partisi genel merkezindeki bir dostumdan 2 gün önce aldığım malumata göre henüz Necati Şahin’in ismi geçmeden yapılan son kamuoyu araştırmasında CHP’nin Bursa’daki oyu adaysız 32.8 yani, yüzde 33 çıkmış. Bu ankete göre AKP’nin oyu da yüzde 45 olarak görünüyormuş. Bu demektir ki eğer Necati Şahin rakibinden çok değil, 6-7 puan çalabilirse CHP Bursa’da tam anlamıyla bir devrim yapabilir. İşin içinde bir de MHP oyları var. MHP’li seçmen yerel seçimlerde nasıl Nilüfer’de Bozbey’i destekliyorsa, Büyükşehir’de de Necati Şahin’e verecek oyunu. Bu arada, Şahin aşağıdan CHP’nin Osmangazi adayı Erkan Aydın’ı da çeker yukarıya. Yıldırım’da da düzgün bir aday gösterirse CHP ki, ilçe başkanı Avukat Güner Aklan aday olmak için istifa etti orada ve son derece kaliteli bir insandır… Önümüzdeki yerel seçimler çok ama çok çekişmeli geçeceğe benzer!..”   ……………   Konuşmamıza kulak veren diğer masalardaki müşteriler “biz oy veririz Necati Şahin’e” diye lafa karışınca şaşırdım. “İl başkanları neydi adı, Sedat mıydı ne?..” -Evet, Sedat Yalçın. “O da mı istifa etmiş.” -Valla o da son derece kaliteli ve donanımlı bir insandır ama “milli görüş” geleneğinden gelen “derin AKP” bir türlü özümseyemedi Sedat beyi. O da yapmayacaklarını bildiği halde Büyükşehir belediye başkan adaylığı için istifa etti görevinden. Bir yıl sonra yapılacak milletvekilliği seçimlerinde de aday değilim dedi üstelik. İster misin, bir süre sonra bazı arkadaşlarıyla birlikte AKP’den de istifa edip, Necati Şahin’i desteklediklerine dair bildiri yayınlasınlar!.. İbrahim Alakoç, yıllarca Olay Gazetesi’nde “Bursaspor” yazıları yazdı. Ya artık yazılarını koymuyorlar ya da başka bir şeyden ötürü belli ki kızmış; yıllardır dükkanına Hürriyet’le birlikte her gün aldığı Olay Gazetesi’nin yerini Bursa Hakimiyet almış! Sebebini sordum söylemedi; “boşver” dedi. Ketumdur.   ………………   Ardından gitti, çekmecesinden içinde CD’sinin de bulunduğu bir kitapçık getirdi. Kitap, Deli Ayten’in anısına yapılmış. CD’deyse Ayten’in kardeşi Bayram Şenpınar’ın bestelerinden oluşan seçmeler mevcutmuş. Şöyle bir göz attım, edebi roman havası “Tokmakla yavrum tokmakla” filan gibi seçme eserler mevcut CD’nin içinde! Deli Ayten’in hayatını anlatan bir tiyatro oyunu yapılmışmış, bu parçalar da o oyunun müzikleriymiş filan. “Sen Ayten’i bilirsin, eski Bursalısın” dedi, İbrahim Alakoç. -Bilmez miyim İbrahim abi! Çocukluk ve gençlik yıllarımız Ayten’li Bursa sokaklarında geçti. “Nasıl bilirdin Ayten’i?” -Deli bilirdim abi! “Başka?” -Elinde davulu, kolunda çantalarıya uzun çarşıdaki dükkanların önüne gidip bekler, eğer para vermezlerse çantasından çıkardığı taşlarla camı çerçeveyi indirir. Yoldan geçenlere durup dururken “ah yavrum!” der ve ardından küfür eder. Mahalledeki çoluk çocuğu kovalayarak kafalarını taşla yarar! “Başka”? -Sara hastasıdır. Arada bir bayılır. Tuvalet ihtiyacı olduğu zaman hiç bir vakit yer aramaz kendisine. Ayakta, öylece yapıverir! Lafa girdi Alakoç: Hakkında uydurulan yok aşık oldu da yok vermediler de yok kafayı ondan dolayı bozdu da gibi hikayelerin tamamı uydurma! Yıllardan beri biz biliyoruz onu. Aşağıda Kamberler Mahallesi’nde barınan Roman vatandaşlardan biri. Memlekete de zararından başka iğne ucu kadar faydası dokunmamış bir garip deli. Sokaklarda öldü gitti zaten. Bunun heykelini niye dikerler, niye bu kitapları bastırarak milletin parasını çarçur ederler bir türlü anlayamıyorum doğrusu?!. Biz de anlayamıyoruz. Peki ya siz?

Diğer Haberler