Yazarlar

Mühre Ördekleri

post-img
Sevgili okurlar, bu gün sizlere biraz “ördek avcılığı” ve avlanma tekniklerinden bahsedeceğim. Kuşkusuz doğa ve hayvan dostları da hemen itiraz edeceklerdir, “Bizim böyle bir bilgiye ihtiyacımız yok” diye! Durun biraz, hemen acele etmeyin! Bilmek, yapmayı gerektirmez. Hatta daha da ötesi “bilirseniz” eğer, yapanların hangi teknik ve taktikleri uyguladıklarını öğrenir, gardınızı da ona göre alırsınız. Sonuçta konu “hayvanlar” da olsa, önünde sonunda her şey insana dayanıyor; insanın hırs, ego ve tatmin edilesi duyguları sonucu ne kadar kurnazca davranabildiğini görüyor ve bir kez daha şaşırıyorsunuz bu alemi azıcık da olsa izlediğinizde.   ……………………   Evet, ne diyorduk? “Ördekler” diyorduk. Ördekler iki temel gruba ayrılırlar: “Dalıcı ördekler, bataklık ördekleri” Elmabaş, altıngöz, dikkuyruk, pasbas, “dalıcı ördeklere” mensup türler. “Bataklık ördekleri” arasındaysa yeşilbaş, kasıkgaga, kılkuyruk gibi örnekler var. İşte, Türkiye’de dolaşıp avlanan avcılar genellikle bu türlerin peşine düşerler. Ancak, başka bölgelerdeki olağandışı hava koşulları nedeniyle ülkemizdeki sulak alanlara gelen ördekleri avlamak büyük bir maharet ister. Akşam beklerinde bazen o kadar süratli geçerler ki, sadece kanat seslerini duyarsınız ve gözlerinizin neden daha iyi görmediğine lanet edersiniz. Ancak sorun gözlerinizin kötü olmasında değil, ördeğin kanatlarının iyi olmasındadır. "Ördek avında başarı detaylara verilen önemle doğru orantılıdır." Ördek, görme yeteneği son derece gelişmiş, insanoğlunun algılayamadığı renkleri ve hareketleri çok uzaktan ayırt edebilen bir kuştur. Bu yüzden “kamuflaj ve gizlenme”, detayların en önemlisidir!   ………………………     Kamuflaj dendiğinde avcıların aklına en önce her avda kullandıkları “koyu yeşil ve kahverengi” desen gelir. Bu deseni taşıyan bir yağmurluğu ya da parkayı sırtlarına geçirir, bir sazlığın arasında ya da sandalda hiç kımıldamadan ördek beklerler. Sarı sazların arasında bu desen yüzlerce metre yukarıdan geçen bir ördeğe yanıp sönen bir uyarı lambası gibi etki eder. Sazların arasında uygun kamufle olmuş, “mührelerini” düzgün sıralamış ve sabırlı her avcı doğru yerde ise mutlaka ördek vurur. En azından tüfek atma şansını yakalar. Malzemeye gereken önemi göstermeyen, ördek avına tüfeğini eline alıp giden eli tüfekliler grubu ise yıldızların arasından geçen ördekleri seyredip, hırslarından zavallı mekeleri ve diğer su kuşlarını öldürerek tatmin olurlar!   …………………………     Ördek avı diğer avlarla karşılaştırıldığında çok daha komplike ve malzeme açısından çok daha kapsamlı bir avdır. Her avcı ördek avına gider ama herkes ördek avlayamaz. İşte, ördek avının olmazsa-olmaz kurallarından biri de; kaliteli, uygun “mühre” bulundurma zorunluluğudur!   ………………………… Ne yazık ki ülkemizde kaliteli mühre pek bulunmuyor. Yerli mühreler genellikle bırakın ördeği aldatmayı, artık martıları bile kandıramıyor! Dolayısıyla avcı mühresini ya “ithal” getirtiyor ya da yüksek fiyatlarla “bayilerden” satın alıyor. Diğer taraftan avlanacağınız bölge “bataklık” ise dalıcı ördek mühresi kullanmanız hem gereksiz hem de yanlıştır. Bataklık bir bölgede dalıcı ördeklerin olması da bataklık ördeklerine alışılmadık geldiği  için uyarıcı ters etki yapar. Ancak, gölde ve derin suda her mühreyi kullanabilirsiniz. Çünkü dalıcı ördekler her mühreye rağbet ederler. Mühre diziminde ördeklerin arasına bir kaç “karameke” serpiştirmenin faydası vardır. Karameke son derece zeki ve ürkek bir hayvan olduğundan, yukarıdan geçen ördeğe güven verir!   ………………………   İşte size oldukça önemli son bir-iki detay daha: Kaliteli mühre ile kalitesizi birlikte kullanmak randımanı düşürür! Ördek mühreleri kendi ırkları arasında da benzer olmalıdırlar. Sezon başında –renklerinin dikkat çekiciliği açısından- erkek mührenin fazla sayıda olması, sezon sonunda ise -çiftleşme mevsiminin yaklaşması bakımından- dişi mührenin daha fazla sayıda olması erkek ördekleri çekebilmek için avantaj teşkil eder, sevgili okurlar. Hasılı, ördek avında detaylara gereken önemi göstermeyen avcı, üşür, ıslanır ve hatta donar. Üstüne üstlük ördek de vuramaz ve “ben bu avı sevmiyorum, bu işler bana göre değil”  diyerek tövbe edip, köşesine çekilir! Tedariksiz ve teşkilatsız bir avcı için bu av bir eziyet ve işkencedir!   …………………………..   Peki… Gelelim “mühre”ye… Nedir bu adından sıkça söz ettiğimiz “mühre” kavramı? Mühre “yem”dir sevgili okurlar. Hem öyle bir yemdir ki, insanın içini sızlatıp acıtan, hatta kanatan bir yemdir!   ……………………………   Binlerce kilometre uzaktan gelen, artık yorulan, bir avuç huzur, bir lokma yem isteyen ördek sürüleri konmak için aşağıya baktıklarında güvenli bir bölge ararlar, zarar görmeyecekleri. Hemen altlarındaysa, avcılar tarafından yetiştirilip eğitilmiş, ayaklarından da uzun bir ipe bağlanıp göle salınmış “mühre ördekleri” beklemektedir onları. Mühreler sürüyü görünce hep bir ağızdan bağırmaya başlarlar yukarıya doğru: “Vak, vak, vak, vak!..” Kendi lisanlarınca “burası son derece güvenli, bakın biz nasıl rahatız ve serbestçe dinlenip  beslenebiliyoruz; hep birlikte buraya konabilirsiniz sevgili arkadaşlar” mesajı vermektedirler! Onlara inanan sürü yavaşça alçalır. Tam konma noktasına doğru yaklaştıklarında ardı ardına ateşlenen tüfekler kan ve barut kusmaya başlarlar! Artık çok geçtir! Avcılara paramparça olmuş yaban ördeklerini toplamak… Mührelereyse av sonunda ödül olarak kendilerine sunulan lezzetli yiyecekleri kapışmak düşer. Bir avcıdan, tam silahlar patladığı anda “mührelerin bundan büyük keyif aldıklarını ve kanatlarını çırparak birbirlerine sevinç gösterileri yaptığını” dinlemiştim hüzünle!   …………………………..   Evet, Bursa Barosu seçimleri yaklaşıyor. Benim gönlüm Avukat Ekrem Demiröz ve ekibinin kazanmasından yana. Haza beyefendi, okuyan, araştıran en önemlisi kendisi için değil bu kent ve ülke için düşünen bir insandır kendisi. Aynı zamanda “halkın avukatı” olması beklenen Bursa Barosu’nu olması gereken çizgide yönetebilecek, iktidar hani parti  olursa olsun eksik ve yanlışlarını korkup çekinmeden çıkıp söyleyebilecek, artık kelaynaklar kadar kalan az sayıda hukukçudan biridir. Dört dörtlük bir insandır Ekrem Demiröz; kibar, nazik, görgülü ve kültürlü. Kimileri gibi “Atatürk’ten geçinip”, bir an önce mebus olayım derdine asla düşmez. Gerçek anlamıyla "zeki" ve kahramandır! Cumhuriyetin getirdiği kazanç ve değerlerin farkında olan ve bunları yüreklice savunan; her türlü karanlık girişime karşı dik duran, dik durmuş bir insandır. İster sağda, isterse solda olsun tüm demokrat ve aydınların desteklemesi gereken bir adaydır. Benim Ekrem Demiröz’le ilgili şahsi fikrim budur. Bu konuyla ilgili en ufak bir tereddüdüm yoktur. Tereddüdüm, karşı tarafın listesinde yer alan bazı “mühre ördeklerinden” yanadır. Yıllardır demokrat, aydın, çağdaş, laik geçinen… Bundan kısa bir süre önce bile Facebook’ta her gün mevcut iktidarın uygulamaları aleyhine bir şeyler paylaşan… Yıllardır her konuşmalarında “ülkenin sürüklendiği karanlıktan, özgürlüklerin yitip gittiğinden, çocuklarının gelecek korkularından” bahseden bazı kişilerin bir an bile düşünmeksizin, yıllarca AKP’lilerin yönettiği kurumların avukatlığını yapmış, AKP’nin uygulamalarına karşı bir kez bile dik duramamış bir adayın etrafına kümelenmiş olmalarıdır ki, bu durum onları avcı değil, sadece “mühre” yapar! Mükafatlarıysa, görevleri sona erdiğinde kendilerine sunulan kadar olur ancak! Ve bir de tabii, kanat çırpıp sevinmiş olmak yanlarına kar kalır!  

Diğer Haberler