Yazarlar

Günlerden 23 Nisan

post-img
Yıllardır üzülerek, yakınırdım; günümüzün öğretmenlerinin, dünümüzün öğretmenleri kadar duyarlı olmadığından...Örneğin; Atatürkçü nesiller yetiştirmek anlamında ve ulusal bayramların coşkuyla kutlanmayışı bağlamında... Kaygıyla yazardım... "Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; ama ülkeyi bu ulusal bayramlardan korkan karanlık güçler sardı." diye yazardım. Ve... "Bugün 23 Nisan;bayram günlerinde duyulan coşkulu çocuk sesleri çoktan susturuldu,çocukların beyinlerine Arap hurafeleri dolduruldu,hayasızca..." diye yazardım. Ve yine... "Bugün 23 Nisan; çocuklar geleceğimizin güvencesi olmaktan çok uzak, kuruldu onlara bin türlü tuzak...Kaygılıyız çocuklarımızın geleceğinden..." diye de yazardım. Dolayısıyla " Bugün 23 Nisan; yazıklar olsun sana ÖĞRETMEN!..Hani sen; aydınlığın neferi değil miydin?...Bu karanlık-sever yarasalara karşı; sen neredesin?.... Bugün 23 Nisan;hey ÖĞRETMEN,neden çıkmıyor sesin?...Hani yükselen yen,nesil olacaktı senin eserin?...Ama sen; emanete ihanet ettin!...Utanmalısın!... " diyerek öğretmenlere çok kızardım İstanbul'da yaşadığımız yıllarda. Yalnızca öğretmenlere mi?...Ulu Önderimiz Atatürk'ün "Bu ulusun efendisi" payesi verdiği köylüye de kızardım tarımı bitirmek isteyenlere karşı suskun kaldığı için, savaşmadığı için...Derdim ki... "Bugün 23 Nisan; ulusun en önemli bayramının günü ama bu ulusun efendisi köylü, artık köle...Toprağını yitirdi; yabanın GDO'lu tohumları Türk tarımını bitirdi." Ve yine derdim ki... "Bugün 23 Nisan; ülkede tarımsal topraklar azaldı, meyve-sebze sizlere ömür, GDO'lu besinler bedenlerdeki yeni hamur...Ülke kansere teslim" Eylül 2016'dan beri, yerleşim yerimiz Didim olunca, özellikle de Cumhuriyet İlkokulu'nun yakınında yaşamağa başlayınca...Gördüm ki Didim'de yaşananlar, İstanbul sokaklarından çok başka... Örneğin; 23 Nisan 2019 sabahı, anneler başları açık ya da kapalı, ellerinden tutmuşlar çocuklarını koşa, koşa bayram kutlaması için okula geliyorlardı. Yıllardır özlediğimiz gibi, bizim annelerimizin bayram kutlamaları için özenle bizleri giydirip tören alanlarına götürdükleri gibi...En önemli ulusal bayramımızın kutlamalarına katılmak için...Ama katılım için; en büyük övgü elbette ki onları çocuklarıyla birlikte okula çağıran öğretmenler için... Kendi, kendime "Ne güzel ve yaşasın; ülkemiz tez günde gerçek değerlerine dönecek gibi görünüyor" dedim. Gerçekten mutlu oldum, kıvanç duydum; annelerden de, daha çok bu kutlamalara emek veren öğretmenlerden de bu 23 Nisan'da gerçekten hoşnut oldum... Ve Çiftçiler, köylüler... Ne yazık ki yine hortladı Termik Santral belası... Sofrada patates, soğan yok! Ama ovalara göz dikenler çok.Termik Santraller dikilecekmiş verimli ovalara; Türk halkı uyuma!... Gerçi bu kez ne genelde Türk halkı, ne de özelde Türk çiftçisi ve köylüsü;uyuyacak, kolay paraya kanacak gibi görünmüyor. Konunun özüne gelirsek... Yine birileri göz dikmiş ülkemizin verimli ovalarına; karar almış Termik Santraller kurmak için onların bağrına... Termik Santral dediğin; perişan eder konuşlandığı yerin çevresini...Ekilen toprağına karışır, içilen suyuna bulaşır,soluduğun havaya katılır...Çevresinde yaşayanların sağlığı; egemenlerin keyfince kararlarına değişilir. Nereden mi biliyorum?... Bursa'nın Orhaneli İlçesi'nde kurulmuş olan Termik Santral'dan... Bilindiği gibi 31 Mayıs DÜNYA SİGARASIZ GÜNÜ diye bir gün belirlenmiş ya,seviniyor İNSANCIKLAR; sönecekmiş güya sigaralar diye...Üstelik AKP'li egemenler de yasaklamış ülkede SİGARA içmeyi kimi yerlerde ve filmlerdeki görüntüler de bile sigara denen illet yok sayılmaktaymış sansür uygulamasıyla... Ve bir de tanıtım görüntüleri düşmekteymiş televizyon yansılarından gözlerimize, yalan sözler eşliğinde; sigarasız yaşamla, dumansız gökyüzü ve "daha temiz" hava solunduğuyla ilgili...Oysa insanlar AKP'li egemenlerin sandığından daha bilgili...Sigaranın dumanı yalnızca dokunur insanların akciğerlerine... İyi de ya Termik Santraller'inki ?... Dokunur doğanın akciğerlerine...Dönedursun televizyon yansılarında sigarasız yaşama ilişkin uyarıcı tanıtımlar... Ama bizleri de hepten ahmaktan saymasınlar; dumansız bir gökyüzü, temiz bir hava aldatmacalarına kanacağımızı sanmasınlar...Ne yazık ki salınır durur yıllardır gökyüzüne doğru RESMİ DUMANLAR...ki o dumanlar;ORHANELİ TERMİK SANTRAL bacasından doğaya yayılan...ki bu dumanlar sera gazlarının artışında katkılı, doğanın akciğerlerindeki kanserin nedeni... Öldürür acımadan hem beşiktekini, hem de sakallı dedeni... Ne toplumsal başkaldırı, ne yasa, ne de küresel ısınma...Egemenlere bakarsan, diyorlar ki; -Hiç birine aldırma!...Ölse de kanserden T.C. pasaportlu insancıklar; nasılsa en az 3 çocuk doğuracak mahalledeki kadıncıklar... Ama ne yazık ki kazın ayağı öyle değil ki...Saldırıya uğrayan hem halkın sağlığı, hem de en başta tarım alanları olmak üzere, ülkenin doğal kaynakları ki havası, suyu, toprağı, meyve ağacındaki yaprağı...Üstelik bu topraklarda "patates, soğan" yetiştirilirdi, işte onların üretimi de bitti, Termik Santral yapıldığından beri... Yalnızca Orhaneli Termik Sanralı nedeniyle değil, Bursa'nın ovasının ortasına bir hançer gibi saplanan Doğal Gaz Çevrim Santralı ile de "birinci dereceden tarım toprağı" olan Bursa Ovası katledildi.Oysa 1977 yılında, CHP'nin iktidar olduğu yıllarda, Deniz Baykal'ın imzasıyla bir protokol yapılmışdı Bursa Ovası'nın korunacağına ilişkin...İşte bu ülkede onlarca cebi şişkin söz sahibi olunca, onların özel çıkarları, kamu yararı ilkesini yenince; sonunda Yeşil Bursa Ovası bitirildi, toprakları çimento-betonla kirletildi.Sonrasında da...Gözü doymazlar, yeni ovalara gözlerini dikti. Şimdi yeni katliamlara, saldırılara hedef olarak seçilmiş; Eskişehir'in, Kırklareli'nin ve genel olarak Trakya'nın verimli ovaları...Bu ovalara da kondurulacakmış Termik Santralları... Ülkede sürüp, giderken; beslenmeye yönelik gelecek kaygıları, nasıl usdışı kararlardır bunlar?... Bu kararları alanlar; acaba kimlere hizmet ederler?... BEKA sorunu var diye; göklere çıkanlar, neden görmezler tarım topraklarına yönelik saldırıları ?... Asıl beka sorunu; tarım topraklarının, bereketli ovaların varlığına ilişkindir. Bu ovaların talanı sonunda bu ülke bütünüyle açlığa mahkumdur. Onlara dur denmiyorsa eğer, gün olur onların açgözleri,doyumsuz elleri; Ege ovalarına da değer... Bütün dünya;beslenme sorununa çözüm üretmek için verimli tarım topraklarını korumak için özveriyle çabalarken, bizimkiler de yok etmek için çabalıyorlar. Eskişehir ilimiz içinde olan Alpu Ovası'na da Termik Santral konuşlandırılacakmış. Köylü tepkili, santralı istemiyor, tarım topraklarını, bereketli ovalarını korumak istiyor. Çünkü köylü, egemenlerden daha öngörülü, daha uzak görüşlü; geleceği için, yarınları için tarım topraklarının önemini ve değerini biliyor. Eskişehirli çiftçi, köylü;para tuzağına düşecek gibi görünmüyor.Yaşanan ekonomik sorunlardan ve tarımsal üretime yönelik yapılan yanlışlardan çiftçi, köylü ders almış,ona bu "ulusun efendisi" ünvanının boşuna verilmediğini kanıtlamış gibi... Umalım ki bu yanlış kararlardan tez günde geri dönülsün, bereketli ovalarımıza, tarım topraklarımıza yönelik saldırılar dursun.Ulusumuz esenlik içinde; sağlıkla, mutlulukla ve bu ovalarda yetişen ürünlerle beslenerek tok yaşasın...Yaşasın ki başta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız olmak üzere, tüm ulusal bayramlarımız coşkuyla, neşeyle kutlasın...

Diğer Haberler