Yazarlar

Kürt düşmanlığının psikolojik çözümlemesi

post-img
Kürt düşmanlığı denince akla faşizm gelir. Irkçı Türkçülük gelir. Kürt düşmanlığının klasik çeşididir. Ülkeye çok zarar vermiştir. Ama Kürt düşmanlığını aşırı Türkçülükten ibaret saymak olağan bir aymazlıktır. Kürt düşmanlığının artık çok daha tehlikeli bir türü yaygındır. Bu, PKK’cılık, HDP’ciliktir. Kürt düşmanlığının abartılı Türkçü hali, yani eski tip faşizmin çözümlemesi kolaydır. Dağda yaşayan özünü unutmuş Türklerin karda yürürken çıkardıkları “kart kurt” sesinden, dış güçlerce bir ulus çıkarıldığını iddia eden klasik türde faşizm, bu beton kafayla çok Kürt katletti. Ama Kürtleri asimile etmeyi başaramadı. Devlet yönetiminde on yıllarca bu anlayış hakimdi. Kürt ağaları ile anlaşıp iktidarı ve parayı paylaştılar, halka hayvan muamelesi yaptılar. En uç örneğini 12 Eylül’ün Amerikancı paşaları verdi. Sadece Kürt oldukları için on binlerce insana sıra dayağı attılar, onlara bok yedirdiler. Böylece PKK’nın iyice kökleşmesine tuz biber ektiler.   Bunun psikolojisi yüz bin yıl önceki kabile toplumunun ruhuna dayanır. Bizden olan kardeştir, bizden olmayan kişi hayvandan da aşağıdadır. İnsanlık 10 bin yıl kadar önce sınıflı topluma geçmeye başladı. Milletlerden önce kavimler doğdu. Senin ırkından senin kavminden olmayana iki seçenek bırakırdın. Ya kölem ol, ya öl. Bu kültür neredeyse insan genetiğine işlendi. Tüm ırkçı milliyetçiliklerin, tüm din savaşlarının kökeninde o ilkel doğamız vardır. Ve bu doğa öyle eğitimle, şık giyinmekle, kibar konuşmakla bitecek bir doğa değildir. Ona karşı mücadele ancak bu doğayı kavrayıp ona göre önlemlerini alacak, sabırla işleyecek akıllı kafalarla az buçuk ilerleyebilir. Tam başarı yoktur, ama kısmi başarı için dediğimiz şarttır.   Kürt milliyetçiliği de doğrudan o doğanın eseridir. Herkeste milliyetçilik bulunduğundan kimse hiçbir şekilde başkasını kınama hakkına sahip değildir. Türk kendi milliyetçiliği ile övünecek, ama Kürt övünmeyecek! Hak mıdır? Ama bu milliyetçilik, birlikte asırlardır yaşadığın, zaman zaman büyük kardeşlik örnekleri verdiğin, hiçbir zaman büyük çaplı boğazlaşmadığın Türklere azgınca bir düşmanlık boyutuna gelmişse? Kültürel haklar, anadilde eğitim, hatta anayasanın ilk maddelerini değiştirme… Bence hepsi tartışılabilecek, hayata geçebilecek şeyler… Hemen atlamayın buraya, hiçbiri asıl niyet değil. Ve hiçbiri bu kadar büyük kine, nefrete değer miydi? 60 binden fazla insanın (sınır dışındaki kayıp rakamları bilinmiyor) ölümüne değer miydi? En gözü pek on binlerce Kürt gencinin ölümüne değer miydi? Bu Kürt sevgisi mi, yoksa en aşırısından Kürt düşmanlığı mı? Bir ülkedeki iki büyük topluluk arasında bu kadar öfke yaratmak Kürt düşmanlığının en kirlisi değil mi? Yeni bir sol-sosyalist insan tipi ortaya çıktı. “Kürt direnişi” diyor, ağzından “barış” lafını da eksik etmiyor… Her fırsatta “HDP ile dayanışma” diyor. “Cizre direniyor, Nusaybin ayakta…” uzaktan beri övünüyor. İşte bunların psikolojisine bakalım. PKK’nın 40 yıl boyunca başka sol yapılardan yüzlerce insanı öldürmesi onlar için sözünü etmeye bile değmeyecek bir ayrıntı. Çünkü asıl mücadele özgürlük mücadelesidir ve haklıdır. PKK’nın başka Kürt örgütlerinden yüzlerce (tam sayısı bilinmiyor) Kürt’ü öldürmesi tekrarlandığında can sıkan “bir özgürlük hareketi düşmanlığı”dır. PKK’nın kendi içinde binlerce infaz yapması, keza “gerekmiştir”, “bir örgüt disiplinli olmak zorundadır” diye geçiştirilen sol destekli bir katliamdır. PKK ile devlet arasındaki çatışmalarda yüzlerce Kürt’ün ölmesi, keza suçu rahatlıkla devlete atılan bir savaş normalliğidir. “Korucu ailesi, korucu köyü” denilerek yüzlerce çoluk çocuk yaşlı Kürt’ün öldürülmesi, keza gerillanın en tabii hakkıdır, bütün devrimlerde böyle şeyler olmuştur. Batı’da yine toplamda Kürt-Türk bakılmaksızın yüzlerce sivilin öldürülmesi belki kınanacak, ama özgürlük mücadelesinin onurunu asla lekelemeyecek bir kurtuluş bedelidir.   Bizim yeni tip solcumuz, sosyalistimiz tüm bunları yerine göre selamlar, alkışlar; yerine göre unutur, inkar eder. Onlar için yüz binlerce Kürdün evinden, köyünden, mahallesinden, okulundan, geleceğinden edilmesinde; binlerce çocuğun kaçırılıp savaş kölesi yapılmasında da olağan üstü bir şey yoktur. Devleti suçlar daha bir yücelirsin. Mustafa Kemal bir ulus yaratırken kendi ulusunu abartılı övüyordu. Abdullah Öcalan kendi ulusunu yaratırken onu abartılı aşağılıyor. PKK’nın fiili Kürt düşmanlığının altında o yıkıcılık yatmıyor mu? Böyle şeyleri gerici yobazların yaptıklarıyla kıyaslarsanız, birçok solcu size “Senin adına üzüldüm, demek bu hallere düştün, bir sol güçle bir faşist gücü nasıl karşılaştırırsın” diyeceklerdir en kibar ifadeyle. OYSA  PSİKOLOJİ  TIPATIP  AYNI IŞİD’in o tüyler ürperten kanlı infazlarını videolardan izleyen herkes birbirine aynı şeyi soruyor: “Burada amaç ne?” İğrençliğini bu derece pervasız sergileyen bir örgüt kendini rezil etmiyor mu? Bu şekilde nasıl saygınlık kazanacak? Bu şekilde nasıl taraftar toplayacak? İşte tam da bu vahşetleri, bu iğrençlikleri nedeniyle daha çok taraftar topluyorlar. Batıdaki psikologlar, sosyologlar bile şaşkın. Bu videolar belli bir amaçla yayınlanıyor, bir kesimde nefret ve korku, başka bir kesimde ise gıpta, hayranlık yaratıyor. Bu videolarla özellikle gençlerden örgüte yeni toplu katılımlar yaşanıyor. İnsanın bir yanı vahşetten, cinayetten hoşlanıyor, onunla motive oluyor, güç kazanıyor. Nasıl PKK’lı cesetlerini internette yayıp, altlarına en olmadık küfürler döşeyerek hazzın doruğuna varan faşistler bolsa bir tarafta, öte tarafta PKK katlettikçe keyiflenen başka tür faşistler bol. Ve bu bilerek yapılıyor, bunlar örgüt taktiği gereği yapılıyor. Siyasi ve sosyolojik dilde bu taktiğe, ayrıştırma, hedef keskinleştirme ve çerçeveleme deniyor. Orada canını vermeyi çoktan göze almış PKK’lı zaten savaş psikolojisine girmiş; onun sivil hizmetlerini gören, zaman zaman da üniformasını giyen HDP’li de kelle koltukta, onları da anlamak mümkün. Bu unsurlar inanın ki kirli savaşın görece daha samimi unsurları. Ya tüm bu katliamları bal gibi bildikleri halde bunu Kürt düşmanlığı saymayan Batı’daki tuzu kuru entelektüelin, güya aydının, sözüm ona devrimcinin hali? Ruh halleri Avrupa’daki gizli vahşet meraklısı IŞİD destekçilerinin psikolojisiyle bir değil mi? ÖDP Başkanı Alper Taş, “Haziran Mitingi”nde bile Cizre’deki “direnişi” kutsuyor. Bu tam bir akıl tutulması değil mi? Değil. Çünkü yeni tip sol, sosyalizmle bağını tamamen koparmış, en ilkel güdüleri üstünden anlık tatminler peşinde. Peki, çoğunluk Kürtlerle hiçbir kültürel, dil, din, toprak özdeşliği bulunmayan koskoca Dersim Halkı’nın PKK-HDP tarafından asimile edilmesine ses çıkarıyorlar mı? Hayır! Tüm bu “sosyalist” örgütlerin en önemli hedefi, 500-600 öğrenciyi, 300-400 “aydını” örgütte nasıl tutarız, bir yayını nasıl sürdürürüz, küçük tekneyi nasıl kıyıdan kıyıdan götürürüz… Asıl dert bu olunca, zeka da bambaşka tarzda işliyor.   AKP’LİYİ  İKNA  EDEMİYORUZ,  YA  ZAMANE  SOLCUSUNU? AKP’nin ve başındaki tek adamın savunduğunun gerçek dinle bir alakası yok. Daha doğrusu dindeki iyi unsurlardan tekiyle bile alakası yok. Yolsuzluğa, ikbal hırsına, yalana, ülkeyi talan etmeye, “Allah’ın yarattığı…” doğal dengeyi para için bitirmeye dayalı sahte bir ahlak… Ahlakı yok eden, en temel iyicil dinsel duyguları yok eden bir diktatörlük… Yalanlar, dolanlar, hırsızlıklar, toplumsal ahlak çöküşü her gün yaşandıkça AKP seçmeninin kaçta kaçını bu gidişin iyi gidiş olmadığına ikna edebiliyoruz? Yeni tip solcunun psikolojisi de temelde farklı değil. Yeni emperyalist kapitalizm yeni bir insan tipi yarattı. Yeni bir solcu tipi yarattı. Yaşam biçimsel olarak, bencilliğin tavana vurması anlamında, dünya görüşü, felsefe anlamında.. sol kaldı mı? Yaşam biçimimizin solculuk psikoloji neyse siyasetimizin sol psikolojisi de aynı. Lafı güzaf zemininde hayali bir biçimsel solculuğa dokundurtmuyor benim solcum, ona övgü düzeni "layk"a boğuyor, gerçeği gösterene kinle bakıyor. Hala soruyor bazı cahil kafalar. Solla niye uğraşıyorsun? Sağla uğraşsana. Yeni insan top gibi yusyuvarlak oldu. Neresi sağıdır bir topun, neresi solu? Sağcı mı sağcı, gerici mi gerici bir AKP’li bizim solcudan daha sol olabiliyor bazen. Ama bizim solcu, gerçeklerden hoşlanmıyor. Daima solun yüceltilmesini, daima iktidarın kötülenmesini istiyor. Her ne gelirse başımıza sadece ve sadece AKP’den geldi. Bunun yinelenmesini istiyor. AKP’yi bu kadar sağcılaştıran, yerine göre “solculaştıran” da bu toplum. Hepimiziz. En başta sensin en akıllı olduğunu iddia eden HDP sempatizanı solcum. AKP’yi bu kadar yıl iktidarda tutan bu senin sol cilalı sağcılığın. Sen Cizre’ye selam ettikçe bu ülkede sol adına ot biter mi, sen Nusaybin’i kutsadıkça tek bir Kürt kardeşim bir günü huzurlu geçirebilir mi? Sen, senin tarafının katliamlarıyla coştukça sıradan Türk’teki Kürt düşmanlığı hiç geriletilebilir mi? Faşizmin kaynağı, egosu, idi, süperegosu sensin, hepimiziz solcu kardeşim. Bunların içinde gerçekten sol kalan neredeyse bir Komünist Parti kaldı (işçi ve yoksul karşısındaki konumu açısından sosyal demokrat düzeyde), onların da bir ayağı sağda. Ne zaman PKK-HDP’yi biraz fazla eleştirsen hemen panik içinde susturmaya çalışırlar: Kürt düşmanlığı yapma! Ne zaman HDP’ye sivil bir müdahale olsa “Faşist saldırı!” diye manşet atarlar, sakin ve tarafsız kalamazlar. Olay faşistlikse hangi taraf daha Amerikancı, hangi taraf daha çok Kürt öldürmüş? Sen faşizmin hangi ayağındasın bu tarafgirlikle yoldaşım, Kürt düşmanlığının ne yanındasın? Zaten hangi alanda gerçekle yüzleştirmeye kalksan aynı paniği gösterirler. “Sol iyidir! Soldan kopmayalım!” “Sol.. sol.. sol..” Sol, kandırıkçılıkla nerede abat oldu arkadaşım? Laf üstünden değil, yaşanan hayattan bakalım, kim gerçekten Kürtleri seviyor, kimler Kürtlere düşman? Kim solu bitkisel hayata soktu? Bizler mi, sizler mi? Siz bir adım atın gerçeğe doğru, adil düşünmeye doğru, biz on adım atar her adımda secde eder, tükürdüğümüzü yalarız.

Diğer Haberler