Yazarlar

3. Köprü

post-img
  29 Mayısta temeli atılan ve adının Yavuz Sultan Selim olduğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından açıklanan köprünün daha şimdiden büyük bir sorun olacağı çok açıktır; 1-      1995 tarihinde Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye başkanı iken, dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in Japonya dönüşü açıkladığı 3. Boğaziçi köprüsü için;  “Bu İstanbul için cinayet olur, İstanbul’un trafiğini içinden çıkılmaz hale getirir,” gibi şeyler söylemişti. Şimdi ne oldu, ne değişti de fikri değişti! 2-      Köprüye verilen isim, “Ne yapsak da şu toplumun çimentosunu bozsak!” arayışının en uç noktada akla gelebilecek bir isim. Çünkü Yavuz Sultan Selim, yaşadığı çağda Alevi – Bektaşi düşmanlığı yapmış bir padişahtır. Tahta geçtiği gün Anadolu' da 40 bin Bektaşi kellesi düşürdüğü söylenir. Ayrıca, Çaldıran savaşında Erdebil ocağının son postnişini Ali Haydar’ın oğlu Şah İsmail i yenerken 50 bin civarında Alevi’yi de kılıçtan geçirdiği tarih kitaplarında söylenir. Elbette o günler yazılan tarih kitaplarında verilen sayıları ihtiyatla karşılasak dahi, olayın gerçekleştiği tartışılmaz. 3-      Öyle ki, Şah İsmail, Şah Hatayi maslahı ile şiirlerini yazıyor ünlü “Alevi Düsturnamesinin” de kurucusuydu. Şah Hatayi’ nin Şah İsmail olduğu bilinmiyordu. Eğer bu gerçek bilinseydi; savaşın akşamında zaferlerini Şah Hayati den saz çalarak kutlayan bu Yeniçeriler kime hizmet ederlerdi, Yavuz’a mı, Şah İsmail’e mi? Çünkü “Ocağı Bektaşiyan” olarak bilinen Yeniçerilerin gülbanklarında  “Pirimiz üstadımız Hacı Bektaş’ı Veli” diye geçer ve Bursa’nın fethinde yer alıp da Cendereli (Çandarlı) Kara Mustafa Paşa’nın Sünni siyasetinden bunalıp Antalya’nın Elmalı ilçesine göçen Abdal Musa Menakıbında; “Oluşturulan yeni askere ad verilir ve serpuş oluşturulurken elini yeni askerin başına koyup Yeniçeri adını söylerken, “İşte buna elfi taç derler!” diyerek kutsamıştı. Elfi taç; Hacı Bektaş’ın yeni askerin başı üzerinde koruyucu eliydi. Bektaş’ ın kol yeni askerin başındaki o arkaya doğru atılan serpuş olmuştu. 4-      Yetmez, Çaldıran dönüşünde Diyarbakır’da Kürt ağalarını çağırır. Kürt tarihçi İdrisi Bitlisi’yi getirtir. Bir takım Kürt aşiretlerini dağdan indirir. Konya, Sakarya gibi beldelerden Karakeçili Türk aşiretlerini de bölge nüfusuna ekler. Kürt ağalara Beylik verir. Yeni beyler kendilerini Seyyit ilan eder ve Şafii mezhebine intikal ederler. Yeni meydana gelen nüfus Farsça, Türkçe, Arapça ve bir kısmı da yerelden aktarma sözcüklerden oluşan bir dil konuşmaya başladılar. 5-      Şafi Mezhebine göre ise, cennete gidebilmek için bir alevi öldürmek gerektiği yaygın bir inanç olarak yayıldı. İşte Yavuz Sultan Selim hem günümüz Kürt sorununun temelini atıyor, hem de Anadolu nüfusunun bir bölümünün diğerine düşman olmasında bir sakınca görmüyordu. Bunu İran’ı denetim altına alabilmek için yapıyordu. (Varto Tarihi 1967) Günümüzde ise; başka bir isim yokmuş gibi bu adın köprüye verilmesini herhalde Selim Padişah bile düşünemezdi. Ne var ki günümüzde iktidarı meşru yolla ele geçirenler güçlendikçe “demokrasinin zamanı gelince inilecek istasyon!” olduğunu söyleyen ve Sünniliğin en katı yorumlarından biri olan Selefi inancına uygun davranışlar sergilemeye başladılar: “İki ayyaşın yaptığı yasayı kabul edeceğinize dinin uygun gördüğü yasayı neden kabul etmiyorsunuz!” veciz ve kendinden menkul sözler söylüyorlar. Suriye’de iç savaş Sünni/Alevi savaşına dönüşmüşken, Katar’ın Selefi, Kuveyt’in Vahabi Sünni, Türkiye’nin de El Kaide ve Müslüman Kardeşleri desteklediği çeşitli yaygın basında yazılıp söyleniyor. Daha birçok sorun varken ülkenin gündeminde, alkol yasakları ve Alevi katliamı yapmış bir padişahın adını uluorta ortaya atılmasının ne anlamı olabilir? Yetmez “İki ayyaşın yaptığı yasa!” Ne demektir? Atatürk ve İnönü oldukları açık ve seçik değil mi?  

Diğer Haberler