Yazarlar

Romanlar, romanlar...Bir acı kültür

post-img
Yaratılış zamanında Tanrı insanları kendi görüntüsünde yaratmaya karar verir. Un ve su alır, hamur haline getirir, küçük insanlar yapar. Pişirmek için Tanrısal fırına koyar. Fakat başka bir işle uğraşırken onları unutur. Fırından çıkarmaya gittiğinde, bakar ki, yanmışlar. Siyah insanlar böylece yaratıldı. Tanrı yeniden unla suyu karıştırdı, insan şekli verdi ve Tanrısal fırına koydu. Fırında ne kadar kalması gerektiğinde endişelenince, tam pişmeden fırından çıkardı. Beyaz insanlar da böylece oluştu. Üçüncü defa denemeden önce, hatayı önlemek için zamanı yarattı. Böylece pişirme süresini tam ve doğru olarak ayarlayabilirdi. Artık fırından çıkardığı insan şekilleri gerektiği kadar piştiği için insana en çok yakışan hoş bir kahverengiydiler. İşte onlar da Romanlardı. Ne var ki zaman Tanrısal olduğu için, Romanların anlaması gereken işlerden değildi. Onlara sabah, öğlen, akşam ve gece vaktini bilmek yeterliydi. Saate de gereksinmeleri yoktu. Saatleri olsa da olurdu, olmasa da olurdu. Ama çeri başının altın kol saati olmalıydı! Kendi söylenlerinde böylece tanımlıyorlar kendilerini. Günümüzde Roman kültürü üzerinde giderek yoğunlaşan bir çalışma, ülke ve kent kültürlerine bulundukları katkılar ele alınıyor, Roman dernekleri kurulup, Roman nedir, değildir ve AB bünyesinde özel çalışmalar yapılıyor. Roman Meclisi kurulup kültürlerinin araştırılması, geliştirilmesi çalışmaları başlatıldı. Avrupa, İkinci Paylaşım Savaşında Hitler Almanya’sının sadece Yahudileri değil fakat Romanları da takip ederek plânlı bir şekilde gaz odaları ya da fırınlarda yakarak kitlesel yok etme eylemlerini unutmuş değil. Gittiğim her Batı kent romantik ortamında hemen ilk istenen aşk şarkısı bir anonim Macar Roman şarkısıdır; Ochi Chorna. O siyah gözler şarkısı. Ya Macar Rapsodileri! Yahya Kemal’e “İspanya’da aşkın bütün hızı, İspanya şimdi üç defa kırmızı, ole” diye şiir yazdıran o çılgın Roman raks ve müziği… Sanki bizde de Romanlara ırkçı bir yaklaşım var. Hatta yasalarımızda dahi açıkça var bu hükümler. Örneğin 1934 tarihli İskân Kanunu’nda “Türkiye’ye muhacir olarak alınmayanlar” listesinde “Türk kültürüne bağlı olmayanlar, anarşistler, casuslar, göçebe çingeneler” deniyor. Yetmiyor Polis Vazife ve Görevleri ile ilgili Yönergenin bir maddesinde; “Gerekli Tedbirlerin Alınması Gerekli Şahıslar bölümünde esaslı bir mesleği olmayan Çingeneler” deniyor. Üstelik İç İşleri Bakanlığı’nın 2002 tarihli vatandaşlık başvurusunda bulunanlar için yayınladığı genelgede; “dilencilikle ve Çingenelikle ilişkilerinin bulunup bulunmadığının araştırılması isteniyor. Bütün bunlar önyargı ve ırkçılık değildir de nedir? Bursa’da ne yapılıyor? Sanki bu ırkçı yaklaşımdan izler var gibi? Osmangazi Belediyesi’ nin Kız Yakup Mahallesi üzerine gidişinde açıkça söylenmeyen “bir pisliğin temizlenmesi!” amaçlanıyor gibi? Gazeteniz Bursa Haber Salı günlü yayınında bakın ne haberi vermiş: “Roman vatandaşların yaşadığı mahalledeki 300 civarındaki gecekondu (!) 30 trilyonluk bir harcamayla kamulaştırılarak 35 dönümlük bir alan ortaya çıkarılacak. 2007 yılından itibaren yarışmayla seçilen proje 5 trilyonluk harcamayla kent parkı olarak uygulanacak.” Recep Altepe’nin söylediği bunlar. Herhalde gelecekte “Roman kültürünü yok eden adam!” olarak o parka heykelinin dikileceğinden habersiz yapıyor bunları. Romanların mülkü oralar, gecekondu değil. İki bin yıl önceki Roma devletinin en alt kültürünün dili ve yaşam biçimini hâlâ saklı kılıyorlar. O nedenle Roman deniyor onlara. Yaşam koşulları düzeltilerek kent kültürümüze yaptıkları katkılar ele alınmalı. Başkan Altepe’nin bana şifahen söylediği “Müzik Evi/Okulu” bu vatandaşlarımız için devreye girmeli. Arap Şükrü’den tutun birçok eğlence merkezlerinde onların mutluluğumuza katkılarını nasıl da unuturuz? Sibel Can kim sanıyorsunuz? Kaldı ki, geçtiğimiz ay başında Ulaşılabilir Yaşam Derneği’nce İstanbul’da bu konularda bir bilgi şöleni (sempozyum) yapıldı. Avrupa ve Türkiye’den birçok akademisyen, gazeteci, yazar iki gün boyunca Romanların sosyal, kültürel haklarını, yasal durumlarını tartıştı. Bursa uyuyor mu?

Diğer Haberler