Yazarlar

Bizim Aile

post-img
Geçmişte televizyonlarda neler izlerdik, hani az kanal ama bolca dolu programların olduğu yıllar vardı. Reha Muhtar haber programlarında bolca güldürürdü ama şu an baktığımda o programlar bile bu dönemkilere göre kaliteliymiş. Uğur Dündar'lar, Mehmet Ali Birand'lar, 32.günler, Can Dündarlar ve daha birçok değerli isimlerin televizyonlarda program yapabildiği günlerdi. Haber programları sonrasında siyasiler ile ilgili karikatürler yayınlanırdı. O zaman araştırmacı gazetecilik vardı ve gazetecilerin televizyonlarda program yapabildiği yıllardı ! Siyasileri aynı programlarda görebilirdik mesela. Birbirlerini nezaketle dinler ama belki en sert şekilde eleştirebilirlerdi. İktidar ve muhalefet partisi liderleri hepsini aynı karede izleyebilme şansımız olurdu. Komedi programı olarak "Olacak o kadar" izlerdik, güldüren ve düşündüren, bolca Atatürk öğeleri barındıran, siyasileri mizah malzemesine getirebilen, taklitlerini yapabilen bir programdı. Eğlence ve komedi programı anlayışımız buydu o zaman... Şimdi yayınlananlar ise birbirlerinin ne yediğiyle uğraşan, televizyonlara evlenmek için çıkan, ne giydiği ile ilgili birbiri ile yarışan, topluma hiç bir faydası olmadığı gibi "rezillikten" öteye geçmeyen, sanki insanların beynini "bomboş" hale getirmek için tasarlanmış projeler gibi... Vatandaşın arasına karıştığınızda "acundan kim elendi, dün akşam hangi kaynana gelini azarladı,kimin kime talip olduğunun önüne geçmeyen sohbetleri duyarsınız... Kendi çocukluk dönemime baktığımda "Uğur Dündar'da akşam ne oldu" konuşulurdu. Geçmişe baktığımda hafızamda hiç dizi yok... Ama filmlere baktığımda Adile Naşit, Münir Özkul, Şener Şen, Kemal Sunal, Halit Akçatepe ve onlar gibi birçok karakterler geliyor aklıma. Yüzüm de sıcacık gülümsemeyle anarım onları hep. Hiç aklımdan çıkmayan "Bizim Aile" filmini dönüp dolaşıp yeniden izlerim; Yaşar Usta Adile'sini de alır yanına, zor günlerde yumruğunu masaya öyle bir vurur ki hafızalardan silinmez. Bazen o güçlü, o koca koca insanları ağlatır da "birlik ve beraberlik" bozulmaz... Daha çok kenetlenir, daha çok birlik olur ama asla boyun eğmezler. Birbirlerine sımsıkı bağlı, başına gelen haksızlıklarla, adaletsizliklerle başa çıkabilme gücü veren "aile kavramının" en güzel örneğidir onlar. Adile Naşit hep "güçlü olmayı" aşılamıştır çocuklarına... En kötü günlerini yaşadıkları zaman "böyle bir günde işe mi gidilir?" diye sorduğunda çocuklarına, en doğru, en net, en dik duruşlu cevabı verir Yaşar Usta: "asıl böyle günde işe gidilir!" O zamanlar az televizyon kanalı ama dolu dolu içerikler vardı... Siyasi tartışmaların bolca olduğu, parti genel başkanlarının tartışabildiği, karikatürize edilebildiği, komedi programlarında mizahı yapılabildiği günlerdi. Filmler bile yardımlaşma, birlik, güçlüklerle başa çıkabilmeyi, aile kavramını, dostlukları anlatırdı, komşularımızın kapısını çalabildiğimiz yıllardı... Şimdi ki ile kıyaslanamaz şekilde kaliteliymiş her şey. Sosyal medya olmasa, ülkemizde ne olup bittiğini neredeyse öğrenemeyecek durumdayız. Yalnız sosyal medya sayfalarında boy boy barış, birlik,dostluk, dayanışma ve yardımlaşma içerikleri paylaşanlara gerçek hayattaki tavrına baktığımda "o paylaşımların içeriğini kişinin içinde taşımadığını görmek" ayrıca tezat geliyor bana. Geçenler de yazmıştım, en çok CHE sözleri paylaşan devrimci(?!) kardeşlerimiz "bir devrimci başkasına atılan tokadı yüzünde hissedendir" sözlerini paylaşıyor da, bir yoldaşına atılan tokatta üç maymuna dönüyor. Görmem, duymam, konuşmam... Kendisiyle çelişmeyen o eski filmler tadında dostluklar ve sevgiler dilerim herkese.        

Diğer Haberler