Yazarlar

Gerçek Kesit

post-img
Gerçek kesit diye bir dizi vardı yıllar evvel, değinmeden edemeyeceğim, ülkemizde hayranlık uyandıracak yapımlar arasına girer, kitleleri peşinden sürükler! Yaşanmış ve yaşanabilecek her türlü olaydan kesitler sunulur, canlandırılır. Kişilik bozukluğu ile dolu, kötülüklere doygun, her biri şahsi ve acımasız; emel, fikir ve davranışlarıyla “başka bir canlının yaşam alanını nasıl yaşanmaza çeviririz” in örnekleri ile dolu… Hakikaten gerçek kesit. Çünkü bizim mayamız bu. Yıllardır beterin beterine hızlıca koşmamız, bundan sebep. İzlemeye doyamayız. Yaşamaya doyamayız. /Bunları ne diye yaparız?/ /Bunları yaşamamak için ne yaparız?/ /Çaresi, öğütü ne?/ gibi cümleler, soru işaretlerimiz arasında değil. Bizim soru işaretimiz yok, merakımız çok. Kaldı ki, bu cümleleri sormak suç ve anlaşılmaz bir şey. Çünkü gizli bir hazzımız var; çünkü biz, bu ve buna benzer reality show, üçüncü sayfa haberleri, çarpık ilişkiler silsilesi, sevimsiz olaylar zinciri gibi hayatımızı dedikodu ve ajitasyon ile dolduracak hemen her şeyi çok seviyoruz.  Peki seviyesi günden güne artan dehşet olayları yaşanırken, akıl oyunları oynanırken, insanlık dışı, gündemi yoğun, bu çok çok gerçek kesitlere “Alışmayacağız” “Lanetliyoruz” kelimeleri ile koşmak ne kadar inandırıcı sizce? ”Alışmayacağız”ın içini nasıl doldurmayı düşünüyoruz? Düşünüyor muyuz? Düşünen biri miyiz? "Alışmayacağım" ya da "Alışacağım" değil ki bu ülkenin kelimesi. “Alışıksın” sen. Alışıksın kardeşim zaten, normalin bu. “Artık hiçbir şeye şaşırmıyorum” cümlesi ile yaşamıyor musun? Günde yüz kere herkes, herkesi yanlış mı duyuyor? Alışıksın üzgünüm. Önce alışık olduğunu kabul edip, sonra alışmaktan vazgeçeceksin… Bak bu önemli bir kelime. Vazgeçmek... Bu ve benzeri bir çok yayın, program, hatta yanı başında yaşanan, normalde kabul edilemez olması gereken bir çok olaydan "yapman istenen" çıkarım, “kötülükten vazgeç” i değil, “kötülük edersem nasıl kaçarım?” ı göstermiyor mu zaten?   Cümleyi baştan yazacağım. Bir başka deyişle, Bu ve benzeri bir çok yayın, program, hatta yanı başında yaşanan, normalde kabul edilemez bir çok olaydan "yaptığın" çıkarım, “anormal” olanı çıkış noktan olarak görmen değil mi zaten?  "Mağdur olursam ne yaparım" değil, "suçlu olursam nasıl başa çıkarım?" değil mi?  Kurnazlığa çalışan bu beyin kimin?  Başına gelmedikçe haykırmayan kim?  Çıkarları için yolu ve topluluğu kendine uyduran kim?  Ben, sen, o, biz, siz, onlar.. değil mi kardeşim?

Diğer Haberler