Yazarlar

Sosyal Devlet (3)

post-img
Yaşlı bir çift kapıyı açtı. Hemen arkalarında Seda’nın parkta tanıştığı Melike ve Samet duruyordu. Melike atılıp; “Kayınvalidem ve kayınpederim. Alt katımızda oturuyorlar. Buyrun lütfen!” diyerek içeri davet etti. Misafir odasına geçerken Perdeci, inceleyen gözlerle etrafına bakınıyordu. Eşyaların durumundan zengin olmadıklarını anladıysa da, geçim sıkıntısı çekmedikleri belliydi. Hoşbeşten sonra Samet; “Otomotiv yan sanayiinde dolgun maaşla düzenli bir işim var. Alt kat babamların, bu kat bizim mülkümüz. Kira derdimiz yok. Çok iyi olmasa da bir arabamız var. Anne ve babam sağlıklı insanlardır. Bize hep yardımcı olurlar. Onlar da torun hasreti çekiyorlar,” deyip anne babasına baktı. Konuşması süresince başlarıyla Samet’i tasdik eden anne ve babası da Samet’in söylediklerini destekleyici konuştular. Bebeği en iyi koşullarda büyüteceklerini, dilediği zaman görebileceğini, başka çocukları olmadığını, herşeyin bebeğe kalacağını, geleceğinin de böylece güvencede olacağını, hatta Seda’yı da artık evlatları belleyeceklerini anlattılar. Seda, şimdiye kadar söylenenlerden memnundu. Bebeğin kendi nüfusunda görünmesini istemediğini, bu işi nasıl yapacaklarını sordu. İyi hazırlandıkları belli olan Samet ve Melike, öncelikle şimdiye kadar hiç doğum uzmanına gitmemiş Seda’yı ve bebeği muayeneye götürmek istediklerini, yapılması gereken müdahaleler ya da tedaviler varsa yaptıracaklarını, doğum için özel bir kliniğe Melike adıyla yatırıp çocuğu doğrudan nüfuslarına almak istediklerini, tüm bunları en iyi koşullardaki yerlerde masrafları tamamen kendilerine ait olacak şekilde yapacaklarını ayrıntılarıyla anlattı. Seda iyice rahatlamıştı ama bu kadar çabuk karar da veremiyordu. “Arkadaşımla başka bir odada yalnız görüşebilir miyim?” Elbette deyip bir odayı gösterdiler. Bebek odası olarak özenle düzenlenmiş, beşiğinden zıbınına, oyuncaklarından biberonuna kadar yığınla eşyanın bulunduğu odayı görünce Seda hıçkırıklara boğuldu; “Abla, ben neden yavrumu böyle büyütemiyorum?” “Şimdi sırası değil, ağlamayı kes de durumu konuşalım. Bu odadan da belli, nasıl bir çocuk hasreti çektikleri. İyi insanlara benziyorlar. Zaten bir bebeğe kötülük yapabilecek kaç vicdansız vardır ki? İsim ve adreslerini biliyoruz. Sen bebeği ziyarete geldiğinde olumsuz bir durumla karşılaşırsan, isimsiz olarak ihbar eder, devlet korumasına aldırırız. Ben olumlu bakıyorum ama karar senin. Hesabına göre doğuma bir kaç gün kaldığını da unutma!” “Ben de senin gibi düşünüyorum. Olumlu cevap vereceğim ama bu gece burada kalmam. Yarın muayenedeki tutumlarına göre bir daha değerlendiririz.” Misafir odasına döndüler. Seda, teklife olumlu baktığını, ertesi gün için muayeneye gidebileceklerini, ancak gece kalamayacağını söyledi. Samet, Melike ve kayınpederi ile kayın validesi öylesine sevindiler ki, hızını alamayan kayınpeder, yapma etme deseler de yerinden kalkıp zıpladı. Düşüşü sert olmuştu ama umurunda değildi. “Allah razı olsun senden kızım!” deyip duruyordu. Samet hemen özel bir hastaneyi arayıp ertesi gün için randevu aldı. Vedalaşırlarken, yaşlı adam Seda’nın eline para sıkıştırdı. Seda hafifçe kızarak reddetmeye kalkınca; “Sen de benim bir kızımsın artık. İnsan babasından harçlık almaz mı? Torunuma iyi bak!” deyip tartışmayı bitirdi. . . / . . 4. bölüm yarın yayında… Sosyal Devlet – 3 – Koridor Hikayeleri

Diğer Haberler